Bu ülkede kağıttan yapılı bir sistem varsa, bu siyaset sistemidir.
Her türlü laçkalığın yaşandığı; ağızlardan çıkan lafların "tartılmak" gibi bir kaygısı olmadığı, her türlü kirlilik ve pisliğin yaşandığı şu zamanlarda, ülkeyi kalkındırmak şöyle dursun; alakasız reform(!)larla "biz halktan yana siyaset yapıyoruz" diyen sevgili siyasetçilerimizin sergilediği bu sözler; apaçık, ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik iç savaş narası atan cümlelerdir.
Bir ülkede silah ve ordu, savunma amaçlı kullanılır. Her türlü dış tehdite karşı ülke sınırlarını muhafaza etmek, gerektiği yerde (polis kuvvetinin yetmediği koşullar da dahildir) tüm donanımlarını kullanarak iç huzuru sağlamak ordunun ilk aklıma gelen asli görevlerindendir.
Ancak görüyorum ki, zaten iç huzuru sağlamış olan sevgili siyasetçilerimiz; insanlara verdikleri huzur yetmiyormuş gibi, artık kendi içlerinde; onları dahi ayakta tutan kolonları da tekmelemeye başlamışlar... Bu durum gerçekten çok komik ve aslında çok anlaşılır..
Ortadoğu'nun en sağlam yerinde ikamet etmekteyken, iç huzurun kime ne yararı olabilir? Kavga edelim, surları yıkalım, taş taş üstünde kalmasın, birbirimizin etlerine dişlerimizi geçirip; kesip, parçalayıp koca koca parçalar tükürelim ki, şanımız yürüsün, bizden istenenin en alasını gerçekleştirdiğimizi sahiplerimize gösterelim değil mi?
Ne zaman ki artık bencilliğimizden kurtulup, kendimiz olup düşünmeye başlarız, o zaman refaha ereriz gibi geliyor. Zor olsa da, imkansızı çağırsa da; insanlar kendisi gibi hareket edemedikleri, düşünemedikleri, bağlandıkları iplerinden kurtulamadıkları sürece, (henüz daha çok az insanın anlayabildiği) Atatürk'ün gösterdiği o yollar da maalesef bir daha açılmamak üzere bir bir kapanacak... Yollar işleniyor.. kapatılıyor... imha ediliyor... tadilata giriyor aman kullanmayalım vs... derken; esas en mühimi, "kendi içimizde ne yaparsak yapalım ama bizi koruyan birileri var" mantığı kendiliğinden iflas ediyor.
Yani kısacası; savunmanın gözbebeği olan ordu da çökertilirse, o sahipleriniz sizi imha etmek için yola çıktıklarında; en başta sizin kara bedenlerinizi kim koruyacak bilemiyorum sayın efendiler...
Yiyin yiyin.. daha çok yiyin... bu han-ı iştiha sizin!
Her türlü laçkalığın yaşandığı; ağızlardan çıkan lafların "tartılmak" gibi bir kaygısı olmadığı, her türlü kirlilik ve pisliğin yaşandığı şu zamanlarda, ülkeyi kalkındırmak şöyle dursun; alakasız reform(!)larla "biz halktan yana siyaset yapıyoruz" diyen sevgili siyasetçilerimizin sergilediği bu sözler; apaçık, ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik iç savaş narası atan cümlelerdir.
Bir ülkede silah ve ordu, savunma amaçlı kullanılır. Her türlü dış tehdite karşı ülke sınırlarını muhafaza etmek, gerektiği yerde (polis kuvvetinin yetmediği koşullar da dahildir) tüm donanımlarını kullanarak iç huzuru sağlamak ordunun ilk aklıma gelen asli görevlerindendir.
Ancak görüyorum ki, zaten iç huzuru sağlamış olan sevgili siyasetçilerimiz; insanlara verdikleri huzur yetmiyormuş gibi, artık kendi içlerinde; onları dahi ayakta tutan kolonları da tekmelemeye başlamışlar... Bu durum gerçekten çok komik ve aslında çok anlaşılır..
Ortadoğu'nun en sağlam yerinde ikamet etmekteyken, iç huzurun kime ne yararı olabilir? Kavga edelim, surları yıkalım, taş taş üstünde kalmasın, birbirimizin etlerine dişlerimizi geçirip; kesip, parçalayıp koca koca parçalar tükürelim ki, şanımız yürüsün, bizden istenenin en alasını gerçekleştirdiğimizi sahiplerimize gösterelim değil mi?
Ne zaman ki artık bencilliğimizden kurtulup, kendimiz olup düşünmeye başlarız, o zaman refaha ereriz gibi geliyor. Zor olsa da, imkansızı çağırsa da; insanlar kendisi gibi hareket edemedikleri, düşünemedikleri, bağlandıkları iplerinden kurtulamadıkları sürece, (henüz daha çok az insanın anlayabildiği) Atatürk'ün gösterdiği o yollar da maalesef bir daha açılmamak üzere bir bir kapanacak... Yollar işleniyor.. kapatılıyor... imha ediliyor... tadilata giriyor aman kullanmayalım vs... derken; esas en mühimi, "kendi içimizde ne yaparsak yapalım ama bizi koruyan birileri var" mantığı kendiliğinden iflas ediyor.
Yani kısacası; savunmanın gözbebeği olan ordu da çökertilirse, o sahipleriniz sizi imha etmek için yola çıktıklarında; en başta sizin kara bedenlerinizi kim koruyacak bilemiyorum sayın efendiler...
Yiyin yiyin.. daha çok yiyin... bu han-ı iştiha sizin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder