17 Ekim 2011 Pazartesi

Saddam'ın tatlı sesi...

Sivil halkı katlederek tarihe geçen ruh hastası bir diktatörün rolünü yapmak, herşeyden önce beceri ister, o ruhu kapmayı gerektirir ki ruhu hissettikten sonra o rolü izleklere yansıtmak ancak "usta"lara yaraşır... Rolün hakkını veremezsen, çektiğin film de heba olur, yönetmeni olarak da sen; yerin dibine batarsın bir daha çıkmamak üzere...

Tatlıses'te Saddam Hüseyin'i oynayacak ruh var mı?...

Bence var... zira tatlı ses İbo, günlük yaşamında;

Hiçbir şey yapmadan dursa da... Saddam'ın toplantıdaki haline benzer...

Duygulu bir türkü eşliğinde milletin gözünün içine bakarak ağlayıp, göz yaşlarını ve burnunu tertemiz mendiliyle silse de... Saddam'ın herhangi bir cenazedeki haline benzer...

-ağır çekimde izlediğinizi düşünün, daha da ilginç olacak- Sahne üzerinde hafif kambur şeklini alıp, 100 (yazıyla yüz) desibel gücündeki sesinin o en can alıcı çıkışında; sağ eliyle dudaklarına yapıştırdığı mikrofonu titretirken, sol elini de göğe açar kıvama getirip kızarmış olgun domates görüntüsündeki sarkık yanaklarıyla birlikte şiddetle sağa sola sallandırsa da... Saddam'ın kıyım emri verdiği dakikadaki cinnetli anına benzer...

Ola ki İbo, film içinde kıyım uzmanı Saddam rolünü oynarsa bile, eminim halkımızın gözünde yine tatlı bir ses olarak algılanacak. Hatta filmde Saddam kıyım yapıyor diye, ülkemin bir kesim tatlı ses hayranı, ona (aslında Saddam'a) özenip benzer hadiselere imza atma galeyanına gelirler diye de fevkalade endişeleniyorum...

Sözün özü... bir ikiz kadar benzerliği nedeniyle, bu rolü almaya hak görülmüş olabilir... Keza Mahsun da sanırım benim gibi düşünerek kendisine rol teklif etme gafletinde bulunmuş.. Ancak, sırf benzerliği için rol teklif ederek de aynı zamanda iddialı bir yönetmen olan tatlı sesimizi böyle kızdırıp Saddam'laştırmayın sayın Mahsun, rica ederim...

Gidin köşenizde oynayın kendi kendinize...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder